top of page
kid-covering-his-mouth-with-copy-space_23-2148244831.jpg

Selektif Mutizm (Seçici Konuşmazlık)

Selektif Mutizm ve Terapisi

Selektif mutizm,  kişilerin genellikle evde, aile ortamında rahatlıkla konuşabilirken; okul, iş gibi ev dışındaki sosyal ortamlarda konuşamamasıyla karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Dolayısıyla, bireylerin sosyal ilişkilerinde ve günlük yaşamlarında önemli engeller oluşturabilmektedir.

Selektif mutizmli çocuklar, ev dışındaki sosyal ortamlarda kaygı sebebiyle sözel iletişim kurmaktan kaçınabilirler ya da kendilerini tamamen iletişime kapatabilirler. Bu durum, dil becerilerindeki yetersizlikten değil, sosyal ortamlarda iletişim kurmaya dönük kaygıdan kaynaklanmaktadır. Göz teması kurmakta zorlanma, davranışsal olarak kendisini kısıtlama, soruları yanıtlamak için sözel olmayan iletişim yollarını tercih etme (başını sallama, işaret etme, yazarak kendisini ifade etme gibi) ve güvendiği birisinin iletişim kurmada kendisine aracılık etmesi (ebeveyne fısıldama gibi) sıklıkla görülen iletişimsel problemlerdir.

Selektif mutizm genellikle diğer anksiyete türleriyle, özellikle de sosyal anksiyeteyle birlikte görülür. Selektif mutizmin tek bir nedeni yoktur, ancak genellikle utangaçlık, sosyal kaygı ve çekingen mizaçla ilişkili; konuşma durumlarından kaçınılan ve bu kaçınmacı davranışın zamanla pekiştiği bir anksiyete bozukluğu olduğu anlaşılmaktadır. İfade edici/alıcı dil ve iletişim bozuklukları gibi rahatsızlıklar, bir kişinin selektif mutizm geliştirme riskini arttırabilir. Bazı araştırmalar iki dilli olmanın tek dilli olmaya kıyasla selektif mutizm geliştirme riskini artırabileceğini öne sürmektedir.

Selektif mutizm, genellikle 3-8 yaş arasında, çocukların okula başlaması ve ev dışında sosyal ortamlara dahil olmaları döneminde tanılanmaktadır. Çalışmalar, erken başlanan terapi sürecinin sorunun aşılmasında daha etkili olduğunu göstermiştir. Yaşın ilerlemesi, çocukların sözel olmayan iletişimi benimsemeleri ve değişimin zorlaşması ihtimallerini arttırmaktadır. Gerekli müdahale sağlanmadığında depresyon, sosyal izolasyon, düşük özsaygı ve sosyal anksiyete eşlik edebilir.

Terapi sürecinde aile dışındaki bireylerle iletişim kurmadaki kaygının azaltılması, sözel ve sözel olmayan iletişimin kullanılması, sosyal ve pragmatik becerilerin geliştirilmesine dönük stratejiler kullanılmaktadır.

bottom of page